top of page

Sürtünmeli Akış ve Karma Yoga



Pozitif psikolojinin en gözde teorilerinden biri olan "Akış teorisi" kişinin ustalaştığı bir işe tamamen kendini verdiği, o iş içinde kendini kaybettiği, yoğun bir odaklanma ve haz içinde neredeyse mistik bir deneyim yaşadığı çok özel bir akış halinden bahseder. Kişi bütün zihinsel ve duygusal kaynaklarıyla eylemlerine eşlik eder ve zaman kavramı ortadan kalkar, benlik duygusu kaybolur ve kişi neredeyse varoluşsal bir yaşam biçimi haline getirebileceği muhteşem bir keyif ve sakinlikle bulunduğu eylemde eriyip gider. Yüksek performans gerektiren birçok alanda bu halden söz edilir, zira saliselik bir dikkat dağınıklığının bile ölüm kalım meselesi olabileceği ekstrem sporlarda, ameliyat masasında işlem yapan cerrahlarda ya da performans sanatçılarında yüksek riskin getirdiği kendiliğinden bir akış hali vardır. Ancak asıl ustalık günlük, sıradan ve hatta istemediğimiz ama gerekli olan işlerde dahi böyle bir akış haline girebilmekte yatar. Bhagavad Githa'nın ünlü "Karma Yoga" yani "Eylem Yogası" tam da bunu savunur. Kişi görev ve sorumluluklarını -her ne olursa olsun- kendi benmerkezci çıkarlarının dikkatini dağıtmasına izin vermeden tam bir sükunet ve adanmışlıkla yapar ve yaptığı iş içinde "benlik" algısını terk ederek bütün ve mutlak olanla bir olur, onunla beraber "akar". Dolayısıyla eylemde kendini kaybetme halinin bizi spritüel bir deneyime de götüren geleneksel sağlam temelleri vardır. Modern teoriye de böyle bir tecrübeyi kolaylaştırma potansiyelinden dolayı kulak vermek gerekir. Teorinin söylediği şey, içinde bulunduğumuz eylemin belli bir zorluk derecesinde olması gerektiğidir. Eylem eğer çok basit olursa canımız sıkılır, dikkatimiz dağılır; çok zor olursa da kendimizi engellenmiş hisseder ve kaçarız. Dolayısıyla mevcut beceri seviyemizin mümkünse birazcık üstünde -ama sükuneti koruyabileceğimiz- bir zorluk seviyesi bizi uyanık tutar. Öğrenme de tam böyle bir uyanıklık seviyesinde gerçekleşir ve nörobilimin de açıkladığı gibi sağlıklı bir stres ile zorlanma gerektirir. Çaba göstermeden ustalaşamayız; ustalaşmadan da akamayız. Yani akışın hep kaymak gibi olanı değil arada azıcık sürtünmeli olanı makbuldür. Aktıkça da kendimizi kaybeder ama hayatı buluruz.

Etiket ile ara
bottom of page