top of page

Doğru Acı, Yanlış Acı


Derslerin başında hocaların kendinize dikkat etmeniz gerektiğiyle ilgili uyarılarda bulunduğunu duyarsınız. Eğer çok yoğun bir acı varsa, özellikle eklemlerde noktasal bir batma hissi olduğunda biraz geri çekilmeniz gerekir. Bu istemediğimiz tarzda bir acıdır ve kaçınılması gerekir. Ancak her acı aynı değildir ve bazılarından kaçınırken bazılarını da çekmek lazım. Bazı acılar yanlıştır, bazıları da doğru ve arada büyük bir fark var.


Doğru acı hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır ve asıl bunu bu şekilde kabul etmemek yanlış bir acıya sebep olur. Çok basit bir örnek vermek gerekirse yoga pratiğine ya da herhangi bir egzersiz sistemine yeni başladığınız zaman körelmiş kaslarınız bir süreliğine tekrar doğum sancısı çekecektir. Uzun vadede size çok faydası olacak bir şeyin kısa süreli acılarını çekiyorsunuzdur ve bu doğru bir acıdır. Konfor alanından çıkmak hem beden hem de zihin için acılar doğurur. Ancak bunun kademeli olması gerekir. Daha önce hiç koşmamış birini maraton koşmaya zorlamak hem gereksiz bir girişim olur hem de yanlış bir acıya yol açar. Aynı zamanda aradığımız şey sürekli gelişim olduğu için yeni başlamasanız dahi pratiğinizde derinleştikçe belli miktarda doğru acılar çekmeniz de doğaldır. Tabi bunun makul ölçülerde kalması gerekir. Sınırlarınızı aşırı zorlayan ve toparlanması uzun süren sert pratikleri düşük sıklıkla yapmak yerine, sınırlarınızı aşmadan -ama gerektiğinde tatlı tatlı da zorlayarak- ve hızlıca toparlanabildiğiniz makul ölçülerdeki pratiği daha düzenli yapmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu şekilde hem bedenin hem de zihnin tahammül kapasitesini kademeli bir şekilde geliştirebiliriz.


Bazen yoga dünyasında dahi “Acı yok Rocky!” mottosuyla karşılaşıyorum. Ancak acı varsa vardır, yoksa yoktur; bu kadar basit. Asıl soru bunun nasıl türden bir acı olduğudur; nerden geldiği, ne dediği önemlidir. Bazı acılar çekilir, bazıları da çekilmez. Acıyı ne inkar etmek gerekir ne de özellikle aramak. Yolculuğumuz boyunca karşımıza çıkacak olan doğru acı, içinde büyük bir bilgi barındırır ve büyük bir öğretmendir. Doğru olan acıyı yok sayar ve ihmal edersek bu yanlış bir acıya döner. Diğer taraftan acının kendisine bağımlı hale gelmeye başlayınca da benzer bir risk söz konusudur. Ancak acıyı inkar etmeden yaşayabilir ve içindeki bilgiyi doğru okuyup değerlendirebilirsek onun içinden geçerek ötesine de geçebiliriz.


Bir pozda ustalaşmak zihin ve bedenin işbirliğini gerektirir. Beden yoğun bir acı vasıtasıyla bir şeylerin yanlış gittiğini söylüyorsa zihnin bunu dinlemesi gerekir ve pozda ince ayarlamalar yaparak bu yanlış acıyı ortadan kaldırabilmeyi araştırır. Diğer taraftan bedendeki bazı gerginliklerin de doğrudan pozla alakası yoktur -sürekli kaşların çatılması ve çenenin sıkılması gibi-. Zihin bedeni sürekli tarayarak bu gereksiz gerginliklere gevşemesi üzerine bir davet sunar. Beden bazen bu daveti kabul eder bazen de etmez ama esas olan arada sürekli bir iletişimin olmasıdır. Aynı zamanda belli sınırlar dahilindeki bazı türden gerginlik ve acıların da pratiğin bir parçası olarak yaşanması gerekir. Bu doğru acılar yapıcıdır, canlandırıcıdır ve gelişim ile dönüşümün bir parçası olarak hizmet eder. Ancak sınırlarımızı fazla zorladığımızın uyarısını veren keskin, ani ve çok yoğun olan yanlış acılardan ayırt edilmesi gerekir. Peki aradaki farkı nasıl ayırt edebiliriz? Zihin ve bedenin sürekli iletişimi üzerinden kazandığımız hassasiyet sayesinde. Acıya kulak vermek bu hassasiyeti geliştirmemiz için büyük bir fırsat. İşte tam da bu hassasiyet yoganın en temelinde yer alır ve daha derin katmanlara nüfuz edebilmemiz için bize yardımcı olur.


Tüm bunlar fiziksel pratiğin ötesinde de geçerlidir. Hayatta yaşanması veya kaçınılması gereken doğru ve yanlış acılar, gerginlikler ve stresler vardır. Yanlış bir iş, kişi ya da amaç yüzünden çekilen en ufak bir stres bile boşunayken; doğru bir iş, kişi ya da amaç uğruna çok büyük zorluklara bile göğüs germek gerekir. Doğru yolda doğru acı kaçınılmazdır ancak yolun sizin kendi yolunuz, istikametin de doğru yönde olması lazım. Bunu da temiz bir zihin, açık bir kalp ve özgür bedeniyle sizden başka kimse bilemez.



Etiket ile ara
bottom of page